http://020city.tr.gg TÜRKİYE CANIM FEDA

Google

HATAY

azatcity.tr.gg

SİTEMİZE HOŞ GELDİNİZ

(http://plugin.smileycentral.com/http%253A%252F%252Fplugin%252Esmileycentral%252Ecom%252Fassetserver%252Fcursor%252Ejhtml%253Fcur%253D1%2526i%253D11344a/image.gif) !important;}

Bu Resmi Sitene Eklemek İçin Tıkla -->



» ANA SAYFA

» Ziyaretçi Defteri

» Tarihte Bugün

» Piyasa

»Forum

Açılış Sayfası Yap

Sık Kullanılanlara Ekle

 
azatcity
Menü  
  İletişim
  Forum
  Haberler
  Videolar
  Fotoğraflar
  Flash Oyun
  TV
  Tarihte Bugün
  Güzel Sözler
  Radyo
  Iğdır'ımızı Tanıyalım
  => Iğdır Dogus Gazetesi
  => Yeşil Iğdır Gazetesi
  Download
  Knight Online
  Ana Sayfa
  Bilgi Yarışması(Bakımda)

-----İletişim-----

cihan_azat@hotmail.com

-----HATAY-----






Iğdır'ımızı Tanıyalım

                                               
                                                                       
                                                                    
 


İLİMİZ IĞDIR'I TANIYALIM-GENEL BİLGİLER

           Yüzölçümü 3.588 Km.yi bulan bölgenin Ermenistan ile hududunu boydan boya Aras Nehri teşkil etmekte olup, hattı 51 km.dir. İl, Dünya coğrafyasında eşine ender rastlanabilecek bir özelliğe sahiptir. Bir yandan yurdumuzun en büyük ve dünyanın sayılı büyük dağlarından biri olan büyük Ağrı Dağı''nın 5165 metre yüksekliğindeki buzullarla kaplı sivri tepeleri ile diğer taraftan yüksek Doğu Anadolu platosunda ortalama rakımı 800-900 metre arasında değişen ve turunçgiller ile zeytin dışınnda her türlü meyve ve sebzenin bolca yetiştirilebildiği bereketli Sürmeli (Aras) çukurunu
bünyesinde iç içe barındırmaktadır. İlin güneyinde yükselen Ağrı Dağı''nın zirvesindeki kar ile ovada yetişen pamuğun rengi soğuk ve sıcağı adeta yan yana getirmektedir. Bu özellikleri onu, yurt sathında "Doğunun Çukur ovası" olarak tanınmasını sağlamıştır.






       Doğu Anadolu gibi yüksek platolar ve dağlık bölgelerin geniş yer kapladığı bir bölgede bulunan İl, gerek iklim, gerekse toprak ve bitki örtüsü gibi tabii çevre özellikleri bakımından oldukça farklı özellikler gösterir. Bölge, Aras Nehri''nin birtakım birleşme boğazları ile birbirlerine bağladığı depresyonlardan (çöküntülerden) birisini oluşturur. Ancak, bu depresyon bölgesi, Aras nehri ve bu nehrin yatağı boyunca geçen Türkiye-Ermenistan sınırı tarafından hemen hemen iki eşit parçaya bölünmüştür. Sınırlarımız dışında kalan Erivan (Revan) ovası ile Iğdır Ovası'nın birlikte oluşturduğu bu depresyon bölgesinin tümüne "Sürmeli çukuru" da denilmektedir.
       Fakat yörede bu çukurluğun sınırlarımız içerisinde kalan kısmına "Sürmeli Çukuru", Ermenistan sinirlari içerisinde kalan bölümüne ise "Sahat çukuru" adi verilmektedir. Sürmeli Çukuru, Arpaçay''İn Aras''la birlestigi Ergüder mevkiinden baslayip, Aras nehrinin ülkemiz sınırlarını terk ettiği Türkiye-iran-Nahcivan sınırlarının birleşme noktasına kadar devam eder. Yükseltisi, batıdan-doğuya ve güneyden-kuzeye doğru azalan bu çukurluğun merkezinde Iğdır şehri kurulmuştur.Aras nehri boyunca doğu-batı
doğrultusunda uzanan Iğdır Ovası, Batı Iğdır, Doğu Iğdır ve Dil Ovası’ndan oluşmaktadır. Iğdır Ovası''nın güneydoğuya doğru bir uzantısı durumunda olan Dil Ovası (Dil Ucu), aynı zamanda ülkemizin en doğu uç noktasını (44 48'') oluşturur. Bölgenin güneyinde, kabaca batı-doğu doğrultusunda uzanan Orta Toroslar''ın uzantısı ve Munzur dağlarıyla başlayıp Karasu-Aras dağlarıyla devam eden dağlık kütlenin doğudaki bölümü yer almaktadır. 
           Bu bölüm üzerinde yer alan dağlar sırasıyla batıdan doğuya doğru Durak Dağı(2811) m), Zor Dağı (3.196 m), Pamuk Dağı (2.639 m) (Pamuk Dağı geçidi ile Büyük Ağrı Dağı’ndan ayrılan Pamuk Dağı ve Zor Dağı batısındaki Asma Geçidi ile Durak Dağlarından ayrılmaktadır. Pamuk Dağı ile Zor Dağları arasında Çilli Geçidi bulunur.) Büyük Ağrı Dağı (5.165 m) ve Küçük Ağrı Dağı (3.986 m) dağlarıdır. Türkiye''nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı, İran ile tabii bir sınır teşkil eder. Anadolu ile Asya''dan uzanan sıradağların bir nevi buluşma noktasıdır.







TARİHİ YAPISI

        
Prehistorik (Tarih Öncesi), çağlardan bu tarafa önemli bir yerleşim merkezi olmuş Iğdır ve çevresindeki yerleşmelerin ne zaman başladığı kesin olarak bilinmemekle birlikte, yapılan ilmi çalışmaların büyük çoğunluğu Orta Asya''dan geldikleri kabul edilen Hurriler''in bölgenin ilk sakinleri olduklarını göstermektedir. M.Ö. 5000-4000 yıllarında; bugünkü Azerbaycan, Sürmeli Çukuru ve Doğu Anadolu''da yerleşen Hurrilerden sonra, M.Ö. 3000-2000 yıllarında Mitanniler, Etiler, Asurlular, Kimmerler, Metler, Persler, Sümerliler ve Subailer gibi kavimlerin Orta Asya''dan gelerek Ağrı Dağı yamaçlar, Aras Havzası ve Doğu Anadolu''da ikamet ettikleri sanılmaktadır., Hurriler''den sonra; Mitanni, Urartu, Met, Pers, Arsaklı, Sasani gibi devletlerin idaresinde kalan bölge, M.S. 638 yılında Hz. Ömer zamanında İslam ordularının, ARARAT eyaleti üzerinden Gökova denilen Doğubeyazıt düzlüğünden geçerek Aras boylarına inmesiyle, Müslüman-Hrıstiyan savaşlarına da sahne olmuştur. 
        Birkaç kez Araplar ile Bizanslılar arasında el değiştiren bölge 1064 yılında Seçuklular (Oğuzlar)''ın hakimiyetine girmiştir.1746-1827 yılları arasında İran idaresinde kalan bölge, 1877-78 Osmanlı-Rus savaşı (93 harbi) sonunda 42 yıl Rus işgaline maruz kalmıştır. 1917 ekim devriminden (Bolşevik ihtilali) sonra içine düştüğü bunalımdan kurtulmak isteyen Rusya, diğer devletlerle Brestlitovks muahedesini imzalamasıyla bölge tekrar Türklere geçmiştir. 1. Dünya Savaşı döneminde Ermeni işgaline uğrayan bölge nihayet, 14 Kasım 1920 de Türkiye'ye geçmiştir.
 








AĞRI DAĞI

          Agrı Dağı, jeolojik konumunun yanı sıra, tufandan sonra Nuh''un gemisine ev sahipliği yaptığı inanışı dolayısıyla efsanevi kimliğiyle de ön plana çıkan bir dağdır. Kutsal kitaplarda da adı geçen bu dağ, birçok dilde farklı adlarla anılmaktadır. Bunların başlıcaları, Ararat, Kuh-i Nuh, Cebel el Haris''tir. Marco Polo''nun yazılarında, hiçbir zaman çıkılamayacak bir dağ diye sözünü ettiği bu etkileyici dağın ilk tırmanışı, kayıtlara göre 9 ekim 1829 yılında Profesör Frederik Von Parat tarafından gerçekleştirildi. Dağın ilk kış tırmanışı ise çok daha geç bir tarihte, 21 Þubat 1970''de Dağcılık Federasyonunun eski başkanlarından Dr. Bozkurt Ergör tarafından gerçekleştirildi. 
          Bilindiği kadarıyla kalabalık bir ekip halinde denenen tırmanışta yalnızca Dr. Bozkurt Ergör zirveye ulaşmayı başardı. Izleyen yıllar da özelliklede 1980''li yillarin ikinci yarısinda başarili kış tirmanişlari gerçekleştirildi. Kiş koşullari çok fazla dağcinin zirveye ulaşmasina izin vermese de 1980''li yillarin yaz aylarinda binlerle ifade edilebilecek sayida yabanci dağci bu daği ziyaret etti. 
            Günümüze kadar Ağri Daği'nin solo kış çikişi yapilmamiştir. Dağin coğrafi konumu nedeniyle çok sert firtinalara hedef olmasi ve hizla değişebilen hava koşullari nedeniyle, kiş aylarinda yapilacak bir solo tirmaniş halen dağcilarin önünde başarilamamiş bir hedef olarak durmaktadir.








...NÜFUS YAPISI... 

   
Iğdır, 27 Mayıs 1992 tarih ve 3806 sayılı kanunla Kars ilinden ayrılarak il olmuştur. Aralık ve Tuzluca İlçeleri ve Karakoyunlu Köyü Kars İlinden ayrılarak Iğdır İline bağlanmış ve İl’in birer ilçesi olmuşlardır. 2000 Genel Nüfus Sayımı öncesindeki sayımlarda Iğdır’ın İl olarak sosyal, demografik ve ekonomik niteliklerine ilişkin bilgi derlenmediği için nüfusun tarihsel gelişimi gereğince yorumlanamamıştır. Iğdır İli’nin 2000 Yılındaki nüfusu 168.634, 1990-2000 dönemindeki yıllık ortalama nüfus artış hızı ise %16.8’dir. İle bağlı bulunan Tuzluca İlçesi 25.954 nüfusu ile en fazla nüfusa, Karakoyunlu İlçesi ise 18.285 nüfusu ile en az nüfus sahip olan ilçelerdir. (Aralık İlçesi nüfusu 21.747’dir.) İlin yıllık nüfus artış hızı en yüksek olan ilçesi %19 ile Aralık iken, en az olan ilçesi %-10.7 ile Tuzluca’dır. Iğdır İl merkezinin şehir nüfusu artış hızı %43.1 ‘dir. İlçelerin şehir nüfusları incelendiğinde, şehir nüfusu en fazla olan ilçenin Tuzluca İlçesi, en az olan ilçenin ise Karakoyunlu İlçesi olduğu görülmektedir. Şehir nüfus artışının en fazla olduğu ilçe % 52 ile Aralık İlçesi, en az olduğu ilçe % 13.7 ile Tuzluca İlçesidir. Iğdır İline bağlı buluna tüm bucak ve köylerin nüfusu bu dönemde önemli bir değişim göstermemiştir.


              İlin kentleşme oranı artış eğilimi gösterse de bu oran Türkiye geneli kentleşme oranından düşüktür. 1990 sayımlarına göre İl nüfusunun % 61’i kırsal, % 39’ u da kentsel alanda yaşamaktadır. Bu oranlar 2000 yılı içinde kırsal alanlarda % 51.7’ye gerilerken kentsel alanlarda yaşayanların oranı ise % 48.3’e çıkmıştır. Iğdır’ın kentleşme oranı %47’dir. Bu oran % 65 olan Türkiye ortalamasının da altındadır. Nüfus yoğunluğu olarak bir kilometre kareye düşen kişi sayısı, İl genelinde 47 ve İl merkezinde 72 iken, diğer ilçelerde sırası ile 21 ile 94 kişi arasında değişmektedir. Yüzölçümü büyüklüğüne göre ilk sırada yer alan Tuzluca İlçesinde nüfus yoğunluğu 21, yüzölçümü en küçük olan Aralık İlçesinde nüfus yoğunluğu 94 kişidir. İlde bulunan toplam 157 köyden 109’unun nüfusu 500 kişinin altında olup, köylerin çoğunluğu oldukça düşük nüfusa sahiptir.



İŞTE ERMENİLERİN IĞDIR'DA YAPTIĞI KATLİAMIN TARİHİ BELGESİ 

      
  Aşağıdaki tarihi belgeler İstiklal Savaşımızın doğu cephesi komutanı Kazım Karabekir Paşa’nın anılarını yazdığı “İstiklal Harbimiz” adlı kitabının 377’ci ve 378’ci sayfalarından alınmıştır. Aşağıdaki tarihi mektuplarda Ermenilerin Osmanlı ve bünyesinde bulunan tüm Müslüman halkları katlettiği açıkça belirtilmiştir. 
          Ayrıca o tarihlerde Iğdır’a hakim olan Kürt beylerine müracaat eden Ermeni temsilcisi Baron Haçador Ağa’ya, Halen ilimizde torunları yaşayan Kürt Beyleri Hamit Bey, Ali Merze Bey, Ahmet Haso Bey ve Yusuf Ağa’nın verdikleri cevap günümüz gençliğinin önünü aydınlatarak, örnek teşkil edecek bir şeref belgesidir. Ermenilerin ele geçirdikleri Türk, Kürt tüm Müslüman Osmanlıyı balta ve süngülerle beş yıl boyunca katlettiği Kürt beylerinin tarihi mektubunda çok bariz bir şekilde yazılmış. Ermenilerin ihanete çağrı mektubuna Kürt Beyleri dedelerimizin verdiği cevap birlik ve beraberliğimizin ezeli ve ebedi sözleşmesidir.
  Onların mücadeleleri her zaman bizlere bu vatanın evlatları olarak büyük emsal olacaktır. Kendilerini bir kez daha rahmet ve minnetle yad ediyor, anıları önünde saygıyla eğiliyoruz.    
İstiklal Savaşımızın doğu cephesi komutanı Kazım Karabekir Paşa’nın anılarını yazdığı “İstiklal Harbimiz” adlı kitabının 377’ci sayfası: 

Mektuplar: Ermenilerin Kürtlere müracaatı
Hamit Bey’in, Ali Merze Bey’in ve Ahmet Haso ve Yusuf Bey’in Huzur-ı âlilerine

      Zat-ı devletleri ile Hüsn-i münasebet meydana getirmek ve bilumum Kürtlerle hal-i sükûnette ve uhuvvette yaşamak bizim en büyük emel ve maksadımızdır. Zat-ı devletlerinizle biz ergeç nihayet dost ve muhip olacağız. Taraf-ı âlinizce de aynı gaye ve fikrin takip edilmekte bulunduğuna kaviyyen ümit varız. Hangi esbap ve hangi avamil bizi ve sizleri yekdiğerimizden uzak bırakıyor.
          Bugün olmazsa yarın, yarın olmazsa öbür gün muhakkak dost ve kardeş olacağız. Bu uhuvveti ve ahengi bizzat ve kendi reyimizle husule getirsek tarafeynin her suretle müstefid ve memnun kalacağı tasavvur buyurabiliyorsunuz. Bizim gayet âlicenap ve asil bildiğimiz Kürt milleti neden dolayı bizimle uzlaşma tarikini tercih edememişlerdir.
            Şu uhuvveti ve biraderliği temin ve takviye etmek üzere bendeleri senelerden beri kesbetmiş olduğum müşahadat ve tecaribe müsteniden zat-ı devletlerine işbu tezkereyi yazmağa lüzum gördüm. Kürt Beyleri, Kürt aşairi ve Kürt milletiyle götürülecek bu uhuvvet cephemizde müstahdem umum Ermeni zabitanı ve ümerası arzu keş ve amadedir.
           Bu satırları anları icra kılınan meşveret ve mülahazat neticesi olarak zat-ı âlilerine hitab ediyorum. Fikir ve nokta-i nazarlarınızı hemen iş’ar buyurunuz. Şeraitinizi bildiriniz. Bendeniz âlicenap beyler sizlerin ve aşairinizin kaffe-i metalibatınızı Ermeni hükümeti namına temin edebileceğimi arz ediyorum. Sizlerin arzu buyurduğunuz menatık ve mahallerde yaşamanızı ve sizlerce icab edecek her türlü suhuletin ibrazını keza temin ve taahhüt eylerim.
            Kürtlerle Ermeniler hiçbir zaman birbirlerinden uzak ve soğuk kalmayacaklardır, işte bu maruzatı cidden nazar-ı itibara alıp bir an evvel görüşmek ve mübadele-i efkârda bulunmak üzere münasip bir vaktin ve münasip bir mevkiin zat-ı devletlerince tayin ve bize tebliğini istirham eder ve kemal-i samimiyetle ellerinden sıkarım. Devletlû Hamit Bey, Ali Merze Bey, Ahmet Haso Bey ve Yusuf Bey hazretleri. 30 Ağustos 1919
                                    Dost ve muhibbiniz
                                 Haçador Ağa.       
 
İstiklal Savaşımızın doğu cephesi komutanı Kazım Karabekir Paşa’nın anılarını yazdığı “İstiklal Harbimiz” adlı kitabının 378’ci sayfası:

 
Kürtlerin Cevabı
                       Baron Haçador Ağa

           Mektubunuzu aldım. Ermenilerin ağuş-ı İslamiyet’te pek mes’udane idame-i ha-yat ettikleri sırada bile yine makasıd-ı asliyeleri uğrunda hafi ve celi her türlü fenalığı ikadan geri durmamışlar ve ezcümle bu harpte cepheden müsellahan firarla Rus ordularına iltihak etmişlerdir. Bunu inkâr edemezsiniz. Binaenaleyh ihanetleri tamamen ve gaye-i maksatları zahire anlaşılan Ermenilerle İslam-Kürt milleti meyanelerinde uzlaşmak imkânı kalmamıştır.
 Ve beş seneden beri İslamiyet’i mahvetmeye fırsat buldukça nüfus-ı islamiyeyi şiar-ı insaniyete mugayir bir tarzda balta ve süngülerle katil ve muhadderat-ı Osmaniye’ye tecavüz etmeyi mubah gören Ermenilerle Kürt milleti bir araya gelemez. 
         Ermenilerin on misline faik olan Kürt milleti Ermeni himayesine giremez ve girmesi imkânsızdır. Evet, biz de kan dökülmesine taraftar değiliz. Fakat cümle-i amaliniz olan nüfus-ı islamiyenin tensiki yolundaki azim ve harekâtınızı var kuvvetimizle men edeceğiz. Ermeniler böyle vahşiyane İslam nüfusunu katletmekle ihraz-ı ekseriyet edemezsiniz. Böylelikle icra-yı hükümet de hiç edemezsiniz. Bizim sizinle hal-i sükûnette yaşamamız şerait-i atiye ye bağlıdır.
         1- Sulhün tekerrürüne değin Ermeniler Aras nehrinin arkasına yani öbür tarafına geçmelidir.
      
        2- Iğdır havalisini tahliye ve Kürt milletine terkeylemelidir.

      3- Netice-i sulha kadar hiçbir Ermeni sudan geçmeyecektir. Arzularıyla bu havalide kalacak yerli Ermeniler bizim teşkilat ve emrimize itaat edecektir.

        4- Ermeniler içimizde katiyen silah taşımaya selahiyetli olmayacaktır. Ve Ermeni askeri sulh ün neticesine kadar bu havaliye gönderilmeyecektir.

       5- Aras nehrinin arka cihetinde yani Ermeniler içinde kalan İslam kardeşlerimizin hukuku, canı, malı mahfuz kalacaktır.
      
      6- Bu şerait kabul ve icra kılındığı takdirde tarafeyn taarruz ve tecavüz etmeyecek ve sulhe intizar eyleyecektir.
         
             İşte Haçador Ağa Nokta-i nazarımız ve şeraitimiz altı maddeden ibarettir.
            Kabul olunduğu takdirde naire-i harp olunacak, aksi halde tevessü ederek İslam milleti ribka-i esaretinizden kurtulmak çarelerine tevessül ve Cenab-ı Hakk’tan nusreti tazarru eyleyecektir. Bu vesile ile mukabeleten ellerinizi sıkarım Haçador Ağa cenapları. 4 Eylül 1335

Aşiret Rüesasından                 Bu Dahi 
   Hamit Bey                            Ali Merze Bey

      Bu Dahi                          Bu Dahi
Ahmet Haso Bey              Yusuf Ağa















 


 
 
Kullanıcı adı:
Şifre:
 
 
 

 
 
   
 
 
Bu alanı görüntülemek için flash player yüklemeniz gerekmektedir.
 
Ziyaretçi Bilgileri  
 
Bilgileriniz sistemimize kaydedilmektedir.
 
Bugün 3 ziyaretçi (4 klik) kişi burdaydı!
Google
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol